Avlunlar kasabası Tokat merkez ilçeye bağlı, yeşilin doruğa ulaştığı, masmavi gökle kucaklaştığı ender yurt köşelerimizden birisi¬dir. Tokat merkezine 34 km. mesafede olup, ulaşım asfalt yolla sağlanmaktadır. Tokat, Niksar, Erbaa merkezi yerleşim alanlarının tam ortasında bulunmaktadır. Kasabanın güney ve kuzey cepheleri yeşilin her tonunu bünyesin¬de barındıran, bozulmamış yaratılış harikası mesire yerleri, göller ve ormanlarla kaplıdır. Avlunlar, tarihin kültür mozaiğini bünyesinde barındıran, Anadolu'nun ruhuna uygun yapısıyla hayatiyetini devam ettiren numune bir yurt köşesidir. Avlunlar'ın tarihine ışık tutan belgelere geçmeden önce isminin menşei üzerinde bilgi vermek gerekir. Kasaba halkından ileri yaşlardaki büyüklerimizle yaptığımız bilgi alış¬verişinde " Avlunlar" isminin bölgeye verilişi ile ilgili yorumun ötesinde bir bilgiye ulaşamadık. O yorum da, bölgenin bir kapalı havza şeklinde olması nedeniyle " Avlu " ya benzetilerek bunun zamanla "Avlunlar" şeklinde ifade edildiğidir.Biz " AVL” kökünü etimolojik açıdan incelediğimizde; “AVLUN” kelimesi Arapça olarak " Aile fertlerinin nafakalarını temin eden, evlatları çok olan " anlamlarına gelmektedir. Bölgenin tarihine ışık tutan Satılmış Bey Oğlu Hacı Pir Ahmet'in hicrî 876 tarihli bölgeyi çok güzel anlatan Arapça vakfiyesinde Avlunlar'ın Niksar'a bağlı bir yerleşim birimi olduğu ifade edilirken " Avlun " ismi yerine "Eflun " isminin kullanıldığı görülmektedir. Bu kelime 'yıldız batması' anlamına gelmektedir. Bugün itibariyle Avlunlar Kasabası'nın tarihini aydınlatabilecek kitabe türü taş yazılar Anadolu Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerine aittir. Avlunlar'ın Türk ve İslam kimliğiyle buluşması Sultan Alparslan'ın komutanlarından Melik Ahmet Danişment Gazi'nin Çorum, Çankırı, Samsun, Kastamonu, Tokat, Amasya, Sivas ve Niksar'ı fethi dönemlerine denk gelmektedir. Evliya Çelebi seyahatnâmesinde bu fethin 1083 yılında gerçekleştiğini haber vermektedir. Tokat, Komana ( Gümenek ), Cincife ve Niksar güzergahı takip edilirken bu bölgeyi de fethettikleri tahmin edilmektedir. Bunu destekleyen bir tarihi belge de şöyledir: Danişmend Ahmet Gazi adına torunu Nizamettin Yağıbasan ( 1142 - 1164 - 1165 ) tarafından düzenlenen 1. Zilhicce 560 / 20, 10, 1164 tarihli vakfiyenin tercümesinde bölgemizdeki yerleşim alanlarının ismi aynen şöyle geçmektedir: " Kemgöz Köyü'nün tamamı, bütün hudut ve hukuku ile, Yenice ve civarı... ovaları, dağları, mer'a ve ağaçları ile... yakfedilmiştir." Ayrıca Niksar'da bulunan Danişmendliler dönemine ait Dar'ul Hayr Tıp Medresesi'nin vakıfları sayılırken "Yenice Köyü'ndeki Malikane" de vakfiye olarak belirtilmiştir. Bu vakıf eserleri göstermektedir ki bölgenin fethiyle birlikte imaret çalışmaları da yapılmış ve merkezî bir konuma getirilmiştir. Kasabanın Osmanlılar dönemine ait tarihi belgesi Eze Mah. Camii duvarındaki taş kitabedir. Tokat müze memuru Besim KARAGÜLLE'nin ( 1929 - 1937 ) "TOKAT" adlı el yazması eserinde Eze Köyü Camii'nin Yar Ahmet Oğlu Hüseyin tarafından ( 941-1534 ) yaptırıldığı, söz konusu kitabe gösterilerek belirtilmiştir. Yar Ahmet ve oğlu Hüseyin'in mezarları bugün hala Eze Köyü Camii'nin ön cephesinde bulunmaktadır. Hicri 876 tarihli vakfiyede, Satılmış Bey Oğlu Hacı Pir Ahmet'in, Ohtap (Yağmurlu) ve Avlunlar'ın tamamının sahibi olduğu ve buraları vakfettiği açık bir dille ifade edilmiştir. Söz konusu bu zatla, Yar Ahmed'in aynı şahıs olma durumu ortaya çıkmaktadır. Çünkü Hacı Pir Ahmet'le, Yar Ahmet, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamışlardır. Yani muasırdırlar. Bölgenin maliki ve imaretini yapan hayır sahibinin, saygın ve zengin biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla; yazımız içeriğinde zikredemediğimiz daha birçok tarihi belgelerle kanıtlı " AVLUNLAR KASABASI", Tokat merkeze bağlı 34 km mesafede şirin bir kasabadır. 1994 mahalli idareler seçimlerinde Gökçeyol - Orta ve Eze Köyleri'nin bir araya gelerek birleşmesinden müteşekkildir. Belediye idaresinin kurulması aşamasında 2900 olan kasabamızın nüfusu 1997 yılı sayımlarında çeşitli nedenlerle 2196'ya kadar düşmüş, en son yapılan nüfus sayımı sonunda ise 2546 olarak kesinlik kazanmıştır; ancak halihazır nüfus kadar veya daha fazlası kasabamız nüfusuna kayıtlı insanların İzmir, Ankara, İstanbul vs. gibi büyük şehirlerde ve Tokat merkezde hayatlarını idame ettirdikleri bilinmektedir. Kasabamızda hâlihazırda ikamet eden halkımız, öncelikle tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlamakta, başka önem arz eden gelir kaynaklan bulunmamaktadır. Yöre halkının ne denli devletine bağlı ve kurumlarına saygılı olduğu, bir babanın evladına karşı ne derecede şefkat ve sevgiyle yaklaştığı bir gerçekse, bizim halkımızın da kendi aralarında yaygın olarak kullandığı tabirle: " Devlet Baba halkı için ne yaparsa doğrusunu ve güzelini yapar; aksini kesinlikle düşünmez." mantığı ile hareket etmektedirler. Avlunlar Kasabası halkı ile tanışma ve konuşma fırsatı bulan herkesin bu özelliklerini fark edeceklerinden şüphe yoktur. Kasaba halkının tümüyle diğer bir özelliği de misafirperver olmaları, dışarıdan gelen yabancı kişiye karşı kardeşçe sevecen yaklaşıp kucak açmaları onların diğer meziyetlerine ayrı bir güzellik katmaktadır. Yöre halkının iç güzelliği ile bütünleşen Avlunlar'ın kendine özgü doğa harikası ormanları, göletleri ve yaylaları gezmeye ve görmeye değerdir. Kasabamızın kuzeyinde kalan sırası ile Gökçeyol - Orta ve Eze Gölet ve Yaylaları, yaz sezonunda insanlara eşine az rastlanır güzellikte piknik ve mesire alanı olarak hizmet sunmaktadır. Bu nedenle, özellikle hafta sonlarında Tokat merkez ve kazalarından gelen misafirlere daha temiz ve güzel bir ortamda piknik yapmalarını sağlamak amacı ile, anılan bölgelerde belediye olarak bir dizi çalışmalar yapılmaktadır. Netice itibariyle Avlunlar, hangi döneme ait olduğu gün yüzüne çıkmamış kilise kalıntılarıyla, bir Danişmendli Dar'ul Hayr Tıp Medresesi Vakfiyesi olan ancak bugün yeri bilinmeyen Yenice Köyü Malikanesi ile, Anadolu Selçuklu eseri olan Avlunlar Kervansarayı ile, İlhanlı çeşmeleri ile, Osmanlı cami ve hanları ile, kısacası tarihle dopdolu sımsıcak bir Anadolu Kasabası'dır. Tarih ve tabiat sevdalı herkesi, yukarıda zikretmeye çalıştığımız bu güzellikleri görmeye davet ediyoruz. TARİHÇESİ Kasabanın tarihine ışık tutacak belgeler Eze Mah. Cami duvarı, çevre ihata duvarı ve Caminin kıble cihetinde bulunan kabirlerdeki taş kitabeler ve ayrıca yayınlayacağımız bu vakfiyedir. Caminin ön cephesi ihata duvarın¬da bulunan ve çeşme başında olduğu tahmin edilen kitabede, İlhanlı hükümdarlarından Ebu Sait BAHADIRHAN'a (1316-1335) övgüyle niyazda bulunulmaktadır. Tarihi kaynaklar¬dan edinilen bilgilere göre Anadolu ve Tokat yöresinde en yoğun İlhanlı olayları Olcayto (1304-1316) ve Ebu Sait BAHADIR (1316-1335) zamanlarında gerçekleşmiştir. Olcayto Han'ın ölümüyle İlhanlı tahtına 12 yaşında iken Ebu Sait BAHADIR Han geçmiş ve 32 yaşında iken de vefat etmiştir. Bahadır han devletin başında iken büyük vezir Emir Çobanoğlu, Timurtaş'ı Anadolu genel valisi olarak tayin eder. Tokat ve civarı da bu dönemde Timurtaş'ın sorumluluğu altındadır. Hatta bölgede kendi adına sikke da¬hi kestirmiştir. Cami giriş kapısının sağ yanında bulunan yazı ise, bir çeşme kitabesidir. Burada Vakkas Ağa adında bir zat, evladı olmadığı için hanımı adına bir çeşme yaptırmıştır. Kitabenin bir bölümün¬de şu ifade yer almaktadır. "Evlatsız olarak bu dünyadan gitti. Hûda kılsın ona kabrinden rahmet". Caminin doğu cephe duvarında bulunan kitabede Hicri 941 -(1534) yılı Rebiülevvel ayında Yar Ahmet tarafından yaptırıldığı ifade edilen bir eserden bahsedilmektedir. Tokat müze memuru Be¬sim KARAGÜLLE' nin hazırlamış olduğu el yazması ( ) "TOKAT" adlı eserde, bu kitabenin Eze Köyü Cami kitabesi olduğu ve Yar Ahmet Oğlu Hüseyin tarafından (941-1534) yaptırıldığı H. ASARKAYA (CİNLİOGLU) ' nun "Osmanlılar Zamanında Tokat" adlı eseri kaynak gösterilerek ak¬tarılmıştır. Yine Caminin kıble yol cephesinde iki adet mezar bulunmaktadır. Bunların zarar görmüş du¬rumda bulunan kitabelerinde şu ifadeler çözülmüştür. Ön cephede Arabi aylardan "Fi Cemaziye'l Ahir", arka kısımda ise "Mevlana Cüneyd-Mevlana Hüseyin İbn." bu mezarların caminin banisi Yar Ahmet Oğlu Hüseyin ve babası Yar Ahmet'e ait olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu Yar Ahmet isimli zatın kim olduğu henüz anlaşılamamıştır. Tokat Müftü Mah.de de Yar Ahmet sokağı ve aynı adı taşıyan bir de türbe bulunmaktadır. Yaptığımız araştırmada tür¬be olarak bilinen yerde yıkık ve dağınık vaziyette mezarların bu¬lunup bulunmadığını tespit edemedik. Belediye kültür işlerinden “Yar Ahmet” isimli sokağın hangi amaçla verildiğini sorduğumuzda da bir bilgi elde edemedik. Sadece Besim KARAGÜLLE'nin el yazması "Tokat" isimli eserde bu şahsın büyük bir zat olduğundan bahsedilmektedir. Bütün bu taş kitabelerden anlaşıldığına göre bölge Danişmentliler, İlhanlılar ve Osmanlıların miraslarıyla doludur. Ayrıca Niksar Belediyesi tarafından çıkarılan "Danişmentliler Döneminde Niksar" adlı eserde ve yine neşrini yapacağımız bu vasiyetnamede Avlunlar bölgesinin Niksar'a bağlı bir yerleşim birimi olduğu ortaya çıkmaktadır. 1083 yılında Tokat'tan başlayıp Gümenek, Cincife ve Niksar'ın fethini gerçekleştiren Melik Ahmet Danişmend Gazi tarafından bu bölgelerde birlikte aynı dönemde fethedildiği tahmin edil¬mektedir. Bölgede bulunan çok sayıdaki kilise kalıntısı bu tezi desteklemektedir. Netice itibariy¬le Avlunlar kasabasının 900 yılı aşkın bir tarihe ışık tuttuğu ve Müslüman halk ile gayri müslim tebanın iç içe yaşadığı ortaya çıkmaktadır.
Post Top Ad
4 Kasım 2014 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder